CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında siyasi yasak ve 11 yıl 8 ay hapis istenen dava kapsamında hakim karşısına çıktı.
Eşi ve çocuklarıyla duruşmaya katılan Kılıçdaroğlu’nun yanında CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ile Sinan Ateş’in eşi Ayşe Ateş de yer aldı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ise bir panel dolayısıyla Almanya’da olduğu için duruşmaya katılmadı.
CHP eski lideri Kılıçdaroğlu, hakkında siyasi yasak ve 11 yıl 8 aya kadar hapis cezası istenen davanın duruşmasına katıldı.
KILIÇDAROĞLU SAVUNMASINI YAPTI
Eski CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, mahkemede 8 sayfalık bir savunma yaptı. Kılıçdaroğlu, “Ben buraya işlediğim bir suçtan ötürü kendimi savunmak için değil, işlenen suçları kayıtlara geçirmek, hesabını sormak ve tarihe not düşmek için geldim” diye başladı.
Kılıçdaroğlu, savunmasında “Sanırım, açılan davaların ve mahkemeye çıkmamın nedeni; Erdoğan’a ‘Başçalan, Hırsız ve Başhırsız’ demiş olmamdır. Öncelikle ispatlarla sabit olan bu gerçekleri dile getirdiğim için hiçbir pişmanlığımın olmadığını söylemek isterim. Ne mutlu ki bana, mahkeme karşısına, ‘Rüşvet suçundan’ çıkmadım. Ne mutlu ki bana, ‘yetim hakkı yiyen zimmet suçlusu bir hırsız’ olarak karşınıza çıkmadım ve yine ne mutlu ki bana Sayın Yargıç, karşınıza “Vatana ihanetten” de çıkmadım. Karşınıza Sayın Yargıç, ‘Hırsıza hırsız’ dediğim için çıktım” ifadelerini kullandı.
“BOP’UN 2. FAZINA GEÇİLDİ”
Eski CHP lideri “Büyük Ortadoğu Projesi’nin 2. fazına geçildi! Emperyalistlerin, işgalcilerin ve vatanımızda-çocuklarımızda-geleceğimizde ve canımızda gözü olan düşman cephesinin kurduğu planın ilk aşaması tamamlandı. Şimdi ikinci aşaması uygulamaya kondu…” diye sözlerini sürdürdü.
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bölme ve parçalama projesinin 2. aşaması başlıyor. Bakınız, BOP’un 2. Aşaması sürecinde Türkiye alenen bir sığınmacı deposu haline getirilmiştir? Ne acıdır ki para uğruna Türkiye’ye ‘Geri Kabul Anlaşması’ imzalatılmıştır.
Unutmayın, bir ülkeyi bölmek için önce o ülkeyi sığınmacı nüfus olarak büyütüp, ekonomik olarak küçültürseniz, yani yoksulluğu yaygınlaştırırsanız emperyal güçlerin ekmeğine yağ sürer ve emellerine hizmet etmiş olursunuz. Açıkça söylüyorum bugün için yapılan budur.
Bakınız bugün devletimiz borçlandığı her 100 lira karşılığında 135 lira faiz ödüyor. Bakınız! Lütfen dikkat ediniz, Bunu herkesin duyması ve bilmesi gerekiyor! Her 100 lira için 135 lira faiz ödüyoruz. Çok değil daha bir kaç yıl önce, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından 128 Milyar dolar buharlaştırıldı.”
“ONLARA İNANDIĞIM İÇİN HATALIYIM”
“Hatalarım, pişmanlıklarım ve üzüntülerim yok mu?” diye savunmasını sürdüren Kılıçdaroğlu şu ifadeleri kullandı:
“Tabi ki var. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, vasiyet olarak ‘Kılıçdaroğlu’nu aileme emanet ediyorum’ diyen milliyetçi ve vatansever diye bildiklerimiz işbirlikçi çıktı, onlara inandığım hata ettim, evet hatalıyım. Bu kadar kötü olabileceklerini tahmin edemedim..
Pişmanım, kurulan müesses nizamı ve ülkenin içine girdiği bu tehlikeyi daha iyi anlatamadım, milletimizi ikna edemedim, sahte videolar ile sahtekarlık yapanlarla daha çok mücadele edemedim. Çocukları sorduğunda hep unutkan, sofraya oturulduğunda hep karnı tok olan anneler için üzgünüm. Beslenme, eğitim ve sağlık problemi yaşayan, katledilen, taciz ve tecavüze uğrayan, sevilmeyi ve gülmeyi unutan ve yatağa aç giren her bir evladımız için üzgünüm, kahroluyorum, yüreğime ağır geliyor. Torunlarına mahçup olan, faturasını ödeyemeyen emeklilerimiz için üzgünüm. Daha birkaç gün önce yokluktan ve yoksulluktan dolayı yanarak can veren 5 evladımız için üzgünüm. Gece mesailerinde çalışan, orada çıkan meyveyi yemeden çocuğuna götüren, gece mesaiye kaldığı için evine geç giden, kendi gittiğinde çocuğu uyumuş olan ve sabah erken işe giderken yine çocuğunun yüzünü göremeyen emekçi anne-babalarımız için üzgünüm. Yurtdışına kimisi kaçak yollarla, kimisi uzun uğraşlarla giden 300 bin genç için üzgünüm.”
Çok yazık.