İsrail’in Gazze’de asker, sivil ayırt etmeksizin yürüttüğü kanlı saldırılar bütün şiddetiyle devam ederken, İsrailli milletvekili Tally Gotliv orduya, “Düşmanlarımıza karşı kıyamet silahlarını korkusuzca kullanmanızı rica ediyorum” sözleriyle seslendi ve kimilerine göre, “kıyamet silahları” ile İsrail’in gelişmiş nükleer cephaneliğini işaret etti.
Tel Aviv yönetimi tarafından yürütülen nükleer silah geliştirme çalışmaları on yıllardır adeta herkesin bildiği bir sır ve bugün herkes İsrail’in nükleer geçmişini, kapasitesini ve sınırlarını merak ediyor.
Peki, İsrail nükleer cephaneliğinin temelleri ne zaman ve hangi ülke tarafından atıldı? Malzemeler nereden temin edildi? İlk hedef hangi ülkeydi? Nükleer programı ifşa eden İsrailli teknisyene ne oldu?
Bu soruların cevabını verebilmek için yaklaşık 70 yıl öncesine dönmek gerekiyor…
DİMONA KASABASINDAKİ GİZEMLİ FAALİYETLER
The National News‘te yer alan bir makaleye göre, Mayıs 1967’nin ortasında Mısır’a ait iki savaş uçağı, İsrail hava sahasına girdi ve Negev Çölü‘nün ortasındaki Dimona kasabasının üzerinde uçtu. İsrail jetleri onları durdurmak için harekete geçti, ancak başarısız oldu. Birkaç gün sonra ikinci bir Mısır jeti yine İsrail hava sahasına girdi ve yine, üstelik güpegündüz Dimona kasabası üzerinde uçtu. İsrail jetleri uçağa müdahale etti, ancak düşüremedi.
İsrailli liderler endişeliydi… Zira merkezden uzakta tozlu bir kasaba olan Dimona, ülkenin gizli nükleer programının yürütüldüğü yerdi. İsrailliler, Mısır’ın bu programdan haberdar olmakla kalmayıp, nükleer tesislerine saldıracağına ikna oldular.
İki hafta sonra İsrail 1967 savaşının ilk atışlarını yaptı.
İLK HEDEF: MISIR
Bu savaşın sonuçları herkesçe iyi bilinmekte: 50 yıllık işgal ve mülksüzleştirme… Tüm bu yıllar boyunca, İsrail’in nükleer silahlara sahip olduğu herkesçe bilinmesine rağmen, İsrail’in söz konusu silahları edinmesine yardımcı olan hükümetler, olaydaki rollerini hiçbir zaman kabul etmedi. Oysa İsrail, savaşı kaybedeceğini hissetmesi halinde Mısır üzerinde denemeyi planladığı etkili bir nükleer cephaneliğe sahipti.
Batılı haber ajansları da bu ayrıntı ile pek ilgilenmedi, ancak uzmanlara göre bu durum, İsrail’in nükleer programıyla ilgili bilinen gerçeklerle örtüşüyor. The National News‘e göre İsrail, 1948’den sonra Filistin topraklarını elinde tutmaya o kadar kararlıydı ki siviller, hatta kendi halkı ve uluslararası hukuk açısından doğabilecek sonuçları da umursamadan gizli bir nükleer program başlatmıştı.
İşte, o programın detayları…
NÜKLEER CEPHANELİĞİN TEMELİNİ KİM ATTI?
İsrail, “yerli ve milli” nükleer silahlara sahip olmak istiyordu, ancak 1948’deki kuruluşundan itibaren diplomatik olarak izole edilmişti. 1950’lerin ortalarında bu durum değişti. Batılı güçler Arap milliyetçiliğinin yükselişinden ve özellikle Cemal Abdül Nasır‘ın liderliğinden o kadar endişeliydi ki 1956’da Mısır’a saldırmak ve Nasır’ı devirmek için İsrail’i kullanmak üzere komplolar planladılar. Bu planlar başarısız oldu, fakat böylelikle Batı ile İsrail arasında uzun bir flört dönemi başlamış oldu.
1956’daki başarısızlığa öfkelenen Fransa, İsrail’in ilk nükleer cephaneliğini inşa etmek için kolları sıvadı. 1950’lerin sonunda Dimona’da yaşayan yüzlerce Fransız bilim adamı ve teknisyen, İsraillilere, nükleer yakıt döngüsünde nasıl ustalaşacaklarını öğretti. Daha sonra İngiltere de dahil olmak üzere pek çok Batılı ülke, İsrail’e nükleer kapasitesini geliştirmesi için yardım etti.
İFŞACI TEKNİSYENE 20 YIL HAPİS
Aradan geçen yıllarda İsrailliler denetimler sırasında uluslararası gözlemcilere açıkça yalan söylediler. Nükleer materyalleri ele geçirmek için Apartheid (Irkçı) Güney Afrika rejimi gibi acımasız rejimleri desteklediler; uluslararası anlaşmaları ihlal ederek test patlamaları gerçekleştirdiler ve müttefiklerine karşı casusluk faaliyeti yürütüp kendi ülkelerinde basını sansürlediler.
İsrail tarafından yürütülen çalışmalardan hoşnut olmayan nükleer teknisyen Mordechai Vanunu, 1986 yılında İsrail’in nükleer silahlara sahip olduğunu dünyaya ifşa ettiğinde, İsrail ajanları tarafından uyuşturuldu, kaçırıldı ve gizli bir yargılamanın ardından yaklaşık 20 yıl boyunca hapiste tutuldu.
İSRAİL’İN NÜKLEER KAPASİTESİ
İsrail’in nükleer programı bugün de devam etmekte. Batı ise İsrail’in nükleer silahlarına, tıpkı Filistin’i işgaline verdiği tepkiyi vermekte: Her iki suçu da, bir şekilde unutulacakları umuduyla görmezden gelmekte.
İsrail’in nükleer savaş başlığı stokuna ilişkin tahminler 80 ila 400 arasında değişmekte. Bu başlıklar arasında uçaklar ve denizaltılardan fırlatılan seyir füzeleri ile Jericho serisi orta ila kıtalararası menzilli balistik füzeler olduğu tahmin edilmekte.
Çok yazık.