19 Mart operasyonları ile tutuklanan ve bugün kaldığı cezaevinden sağlık durumu nedeniyle hastaneye sevk edilen CHP’li başkanlardan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık’ın eşi Zehra Çalık konuştu. Geçmişte iki kez kanser tedavisi gören ve bu hastalığı nedeniyle vatani görevini yapamayacağı için terhis belgesi verilen Çalık’ın eşi Zehra Çalık “Kaygılıyım. Bu cezaevi şartları altında, bu stres altında hastalığının nüksetmesinden endişeliyim. Risk taşıyor baktığınızda… Ciddi kilo vermiş… Herkesi vicdanlı olmaya davet ediyorum” dedi. Avukatlarının sağlık nedeniyle tahliye başvurusu üzerine öğle saatlerinde İzmir Katip Çelebi Hastanesi’ne sevk edilen Çalık’ın hastanedeki işlemleri ise devam ediyor.

18 Mart’ta üniversite diploması iptal edilen, 19 Mart’ta da gözaltına alınan Cumhurbanı adayı, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yakın çalışma arkadaşlarından Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık 23 Mart’ta tutuklanmıştı. Bir süre Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde tutuklu kalan Çalık, daha sonra tüm itirazlara rağmen İzmir Buca Cezaevi’ne götürülmüştü. Çalık’ın avukatları önceki gün sağlık gerekçeli tahliye talebinde bulundu. Avukatları “Geçmişte iki kez kanser tedavisi gören, bu hastalıkları sebebiyle vatani görevini dahi yapamayacağı yönünde terhis belgesi verilen ve son dönemde 15 kilo kaybeden müvekkilin cezaevi koşullarında hayati riski artmıştır. Cezaevi koşulları sağlık durumu açısından uygun değildir ve geri döndürülemez sonuçlar doğurmadan önce tedbir alınması gerekmektedir.” dedi.

Mehmet Murat Çalık’ın eşi Zehra Çalık da yaşananlarla ilgili konuştu. Çalık gözaltı ve sevk sürecini “19 Mart sabahı sabah 06.10 geçe kapımız çalındı. Ben inip baktığımda görevli bir sürü polis arkadaşlar, Mali Şube’den Mehmet Murat Çalık diye giriş yaptılar. Sonra eşimi çağırdım, sonra da süreç başladı zaten. Ciddi bir şok oldu açıkçası, küçük oğlum da evdeydi, okula gidecekti daha kaldırmamıştım. Sonra görevliler içeriye girip evi aramaya başladılar. O sırada Mehmet hazırlanıyordu bir görevli de eşimin peşindeydi sürekli zaten. Şok olduk öyle olduk. Maalesef İzmir sevki oldu. Bizim Silivri’de Çarşamba günüydü görüş günlerimizdi. Ben sabahı hazırlanıyorum hatta küçük oğlum o günde okula gitmiyor zaten. Çocuklarla hazırlanıyoruz, eşyalarını hazırlıyorum Mehmet’in. Telefon geldi avukatımızdan biraz bekleyin diye. Ne oldu dedim, sevk dedi, nereye diye sordum İzmir dedi. Küçük oğlum hatta şöyle dedi anne yanlış anlamış olabilir misin İzmit olabilir mi dedi. Hayır oğlum İzmir sevki dedim. O şokum çok kötüydü. Gerçekten tarif etmesi çok zor. İnanın 19 Mart’tan daha zorluk yaşadım diyebilirim. Aklıma hemen eşim Mehmet geldi. Düşünün sabaha karşı hücrenizin kapısı açılıyor, hadi toparlan sevkin var nereye İzmir’e ve o gün bizi bekliyor çok zor” sözleriyle anlattı.

“HİÇ UNUTMAYACAĞIM AMA BUGÜNLERİ DE ATLATACAĞIZ”

Sevk sürecinde yaşananları da “O gün ne avukatına ne ailesine bir bilgi verilmedi. Sabah avukatımız o da sevki öğrenince o da bir şok yaşıyor. Cezaevinin savcısına, müdürüne soruyor işte gerekçe nedir diye, belge istiyor çünkü hukuk olarak ta bu süreci yönetmeniz gerekiyor. Ne bir belge veriliyor ne bir açıklama yapılıyor zorunluluk diye sevki oluyor ve biz o gün bekledik. Akşam altı gibi telefon geldi, İzmir Buca 2 Nolu F Tipine yerleştirildi diye. Biz de hemen yola çıktık sabaha karşı. Ben önden girdim Mehmet’i görmek için. O anı hiç unutmayacağım, hiç unutmayacağım. O da çok şok olmuş, ruhsal olarak çok çökmüş, maalesef ki zaten medyada da duyuldu kelepçe ile götürülüyorlar o kadar saat yolda. Hiç unutmayacağım ama bugünleri de atlatacağız” sözleriyle dile getirdi. Çalık şöyle devam etti:

“RİSK TAŞIYOR, CİDDİ KİLO VERMİŞ”

“Mehmet’e 99 yılında bir lösemi teşhisi konuluyor ve ciddi bir tedavi sürecinden geçiyor. Doktoru hocamız ona mucize hastam demiş, Mehmet’te söylüyordu çünkü o dönem ex çıkmayan tek kişi bendim diye şükürler olsun. Askerliğini yapmak istemiş, başvuruyu ama durumundan dolayı muaf tutuluyor raporlarda da var zaten. Sonra biz evlendikten sonra 2006 yılında lenfoma yani boynunda bir kitle hissettiğinde doktora gittiğimizde buna bir açıp bakalım denildi. Ameliyata alındı, hatta doktorumuz temiz çıkar dedi ama maalesef pataloji sonucu kötü geldi. Boynunda zaten ameliyat izi bellidir, onun tükürük bezlerinin orada lenfoma teşhisi konulmuştu. Tekrardan bir temizlik yapıldı. Eşim rutin kontrollerini, tahlillerini yaptırıyor. Ama şu an 19 Mart’tan bu yana diğer tutuklananların yanı sıra eşim Mehmet’te psikolojik baskı, stres altındalar, İzmir sevki bizi gerçekten çok derinden yaraladı. İzmir’e gittiğimde onu sabah o halde görünce çok endişelendim. Halen de öyleyim kaygılıyım. Bu cezaevi şartları altında, bu stres altında nüksetmesinden endişeliyim, risk taşıyor baktığınızda ciddi kilo vermiş.

“BEN HERKESİ VİCDANLI OLMAYA DAVET EDİYORUM”

Emin olun ilk düşündüğü bizler, ailem eşim çocuklarım bu kadar yolu nasıl gelip gidecekler diye ruhsal olarak çok etkilenmiş. Takdir edersiniz ki zaten bütün hastalıkların temeli böyle psikolojik nedenlere dayandığı için hani bu süreç onu böyle tetikleyip de başka bir şeye nüksederse diye ben çok endişeliyim. İzmir zaten sıcak bir şehir. Ciddi sıcak. Hatta şey görüşme koridorlarında vantilatör falan yok da sonra böyle bir şekilde ayarlıyorlarmış anladığım kadarıyla. Doğal olarak hücresi de sıcaktır, avlu da aynı şekilde. Bu şartlar altında hepsini tetikliyor tabii ki. E tabii ki cezaevi şartlarının orada beslenme alışkanlığı düzeni, hiçbir şekilde dört duvar arasındasınız. Her türlü sizi etkileyecek ortam, o havayı teneffüs etmek kolay bir şey değil bütün gün oradasınız. Bunlar ister istemez bunun tetikleyebilir, nüksettirebilir. Bu da tabii endişe verici oluyor. Zaten bir şekilde psikolojik olarak eziyet görüyorlar. 90 günde 15 kilo vermesi de ciddi bir kilo kaybı baktığınızda. Takdir edersiniz ki hani tabii İzmir’de o hastane koşulları, şartları nedir, tedavi süreçleri, karşılığı nedir bilemiyorum ama hani bu İstanbul’da çok daha sağlıklı. Ben buradan açıkçası Sağlık Bakanlığı’na, Adalet Bakanlığı’na bu süreçte gerçekten ciddi destek bekliyorum. Çünkü sürecin ne olacağını bilmiyoruz. Uygun ne gerekiyorsa eşim için hani adli kontrol veya işte ev hapsi ne olursa bununla ilgili destek bekliyorum bir eş olarak. Yani adalet denince, hukuk diyoruz ama adalet bir taraftan da vicdanı da temsil eder. O yüzden ben herkesi vicdanlı olmaya davet ediyorum.

“BİRKAÇ GECE DE UYUYAMAMIŞ TEKRARDAN BİR SEVK OLURSA”

Hem bir eş hem de bir anne olarak iki evladım var benim. Büyük 21 yaşında, küçük 12 yaşında ve ben her bir süreçte babasının durumlarını nasıl anlatacağımı düşünüyorum. Ona uygun kelimelerle onda çok fazla travma yaratmamak adına açıkçası nasıl doğru aktarabilirim, doğru kelimelerle nasıl aktarırım diye onu düşünüyorum. Yani 12 yaşındaki bir çocuk bunu yaşıyor. Onun ruh hali iyi değil. Yani çünkü bir kere şunun farkındayız o da aynı şekilde haksız yere içeride yatıyorsun çok acı bir şey bu kaldırılamayacak bir şey. Yargılanırsınız ama bu şekilde tutukluluk olmamalı. Yani bu ne adalete ne hukuka ne vicdana sığmaz, sığmamalı da. Zaten haksız yere içeridesiniz bir de bir şokla bir sevk yaşıyorsunuz. Yani birkaç gün önce şeyi duydum. Hani birkaç gece de uyuyamamış, tekrardan bir sevk olursa düşünebiliyor musunuz yani o travmayı? Psikolojik şiddet bu. Fiziksel olarak illa şiddet görmek gerekmiyor psikolojik olarak da çok ciddi yaşıyorsunuz ve daha ağır bedeller ödeniyor bunun sonucunda. Bu süreçle ilgili Mehmet’in bu yaşadığı sağlık sorunları ile ilgili raporlar zaten en başından beri dosyamızda var.

“ÜLKECE 19 MART’TAN BERİ YAŞADIĞIMIZ GERÇEKTEN CİDDİ SORUN”

Ama bu sevkten sonra biz çok tedirgin ailece tedirgin olduğumuz için ben kaygılıyım açıkçası endişeliyim. O yüzden bunun daha dosyada daha detaylı raporlarını işte askerlikten muafiyetini bunları beyan ederek ilgili ileteceğiz. Ben bu süreçle ilgili kamuoyuna şunu duyurmak istiyorum. Herkese adaletli, birbirimize destek olmaya, vicdanlı olmaya davet ediyorum. Bizim ülkece 19 Mart’tan beri yaşadığımız gerçekten ciddi bir sorun ve ben son günlerde özellikle memleketim Bayburt benim, doğma büyüme İstanbul ama oradaki o kalabalığı çünkü Bayburt muhafazakar bir kesimdir. O kalabalığı görünce ben şöyle bir umutla hatta o cümlelerimi de burada tekrar etmek isterim. Şu an şöyle bir süreçteyiz ülkece. Herkes kendi iradesine sahip çıkıyor ve görüş görüşünüz ne olursa olsun görüş ayrımı olmaksızın herkesin insani yönden vicdanen baktığını görmek o kadar kıymetli bir şey ki biz bence ülkece biz bu sorunların hepsinin üstesinden geleceğiz. Yürekten inanıyorum ben.”

YURTTAŞLAR: BİR AN ÖNCE GÖRMEK İSTİYORUZ

Mehmet Murat Çalık’ın durumuyla ilgili Beylikdüzülü yurttaşlar ise şu görüşleri dile getirdi:

Bir an önce kendisini aramızda görmek istiyorum.

Biz gençler olarak başkanımızı seviyoruz.  Aramıza dönmesini de bekliyoruz.

İnşallah adalet yerini bulur. Bir an önce aramıza dönsünler. Onları çok seviyoruz.

Başkanımız Mehmet Murat Çalık’ı çok özledik. Bu hukuksuz tutuklamayı asla kabul etmiyor. Adalet talep ediyoruz. Kendisi lösemi ve lenfoma gibi ciddi sağlık sorunlarıyla mücadele etmiştir. Bu zorlu sürecin ardından askerlikten muaf edilmiştir. Hapishane koşullarında sağlığı daha da risk altına girmiş, 15 kilo kaybetmiş, sağlık durumundan büyük endişe duyuyoruz. Hiçbir siyasi görüş insan hayatından daha değerli değildir. Biz adalete güvenmek ve adaletin tüm başkanlarımız için tecelli etmesini istiyoruz.

Beylikdüzü Belediye Başkanı’mız Sayın Mehmet Murat Çalık’nın sağlık koşulları ile ilgili her geçen gün daha fazla endişeleniyoruz. Hiçbir siyasi güç, hiçbir koltuk, hiçbir hesaplaşma insanın yaşamından daha değerli olamaz.

Bu hukuksuz tutuklanmayı sindiremiyor ve adalet istiyoruz.

HASTANEYE SEVK EDİLDİ

Öte yandın avukatlarının sağlık nedeniyle tahliye başvurusu üzerine öğle saatlerinde İzmir Katip Çelebi Hastanesi’ne sevk edilen Çalık’ın hastanedeki işlemleri ise devam ediyor.