Arkeologlar, Belçika’da keşfedilen ve 2 bin 500 yıl arayla yaşamış beş farklı kişiye ait kemiklerin bir araya getirildiği ilginç bir iskeletin sırrını ortaya çıkardı. Bu sıradışı keşif, ilk olarak 1970’lerde bir Roma mezarlığında gün yüzüne çıkmıştı. İskelet cenin pozisyonunda bulunmuştu.
Cenin pozisyonunda yatan iskelet, Roma dönemi için alışılmadık bir gömme yöntemi olmasına rağmen, kemiklerin üzerindeki Roma dönemine ait bir iğne sayesinde M.S. 2. veya 3. yüzyıla tarihlendirilmişti.
Ancak 2019 yılında yapılan radyokarbon tarihlemesi, işin iç yüzünü gözler önüne serdi. İskeletin bazı kısımları gerçekten Roma dönemine ait olsa da, diğer bölümleri ise Taş Devri’ne kadar uzanan çok daha eski bir geçmişe sahipti.
İki Farklı Dönemin Birleşimi
Arkeologlar, tarih boyunca değiştirilmiş insan bedenlerine sıkça rastlasalar da, farklı dönemlere ait kemiklerin tek bir iskelet oluşturmak üzere bir araya getirilmesi oldukça nadir görülen bir durum olduğunu belirtti. Bu durum, araştırmacıları bu gizemli buluntunun ardındaki nedenleri araştırmaya da yöneltti.
Araştırmacılar, bu tuhaf durumun iki farklı şekilde açıklanabileceğini düşünüyor. İlk olasılığa göre, Taş Devri’ne ait bir mezar kazara bozulmuş olabilir ve Romalılar, bu durumu örtbas etmek için yeni bir kafatası ekleyerek mezarı yeniden düzenlemiş olabilir. Bu durum, öbür dünyada eksik kalmış bir bireyin tamamlanması gibi bir inanışa dayanıyor olabilir.
İkinci olasılık ise, tüm “bireyin” Gallo-Roma döneminde, yerel kaynaklı Neolitik kemiklerin Roma dönemi kafatasıyla birleştirilerek kasıtlı olarak oluşturulduğu yönünde.
Hangi senaryo doğru olursa olsun, araştırmacılar “bireyin” varlığının kasıtlı bir şekilde oluşturulduğu konusunda hemfikir. Kemiklerin özenle seçilmesi, uygun bir yer bulunması ve anatomik olarak doğru bir düzende bir araya getirilmesi, bu işlemin büyük bir özen ve planlama gerektirdiğini gösteriyor.
Bu buluntu, arkeologlara insanlık tarihine dair yeni ve ilginç bilgiler sunarken, aynı zamanda birçok soruyu da beraberinde getiriyor. Bu karmaşık mezarın neden oluşturulduğu, hangi inanç sistemine dayandığı ve bu tür uygulamaların ne sıklıkla yapıldığı gibi sorular, gelecekteki araştırmalara konu olacak.
Çok yazık.