‘Artık Yetişkinliğe Geçmeliyiz’

Yeni yıla girerken birçoğumuz 2024’ün bir değerlendirmesini belki de 2025 için bazı planlar yapıyor ve hedefler belirliyor. Ancak tüm bunları belirleyip gerçekleştirebilmek oldukça zorlu bir süreç. Bu süreçte bireysel gelişimin nasıl olabileceğini ve toplumsla anlamda sosyoekonomik koşulların bizi nasıl etkiledğini psikolog Prof. Dr. Ayşe Bilge Selçuk ile konuştuk.

– Sizinle yaklaşık iki yıl önce deprem sonrasında konuşmuştuk. O günlerde çok olumsuz bir tablo vardı. 2024’ün sonuna gelirken bu durumda ne gibi bir iyileşme oldu veya olmadı diyebilirsiniz?

Tabii bütün doğal afetler insan hayatını olumsuz etkileyebiliyor ama büyüklüğüne göre etkisi de değişiyor. Yaşadığımız deprem gerçekten çok eşi benzeri görülmemiş bir felaketti ve sırf binaların yıkılması insanların hayatını kaybetmesi değil, insanlar şehir değiştirdiler yani göç ettiler. Ülke içinde büyük göçler yaşandığı için sağlığı çok olumsuz etkilenenler amfibi olanlar sayıca çok ve bunları çok fazla konuşmuyoruz belki ama pek çok bakımdan büyük bir yıkım. Onun için çok kolay geçmedi bu geçtiğimiz yıllar, aylar ancak kaynaklarımız çerçevesinde dayanışma ile mümkün olduğu kadar ayağa kalkmaya ve iyi olmaya çalışıyoruz. Birden çok zorluğu bir arada yaşıyoruz. Öyle olunca da toplanan etkisi değil de çarpan etkisi yapabiliyor. Yani beşle beşi toplarsanız 10 eder ama beşle beşi çarparsanız 25 eder. Psikolojide bu bizim iyi bildiğimiz bir konudur, risk faktörlerinin bir araya gelmesi durumunda toplandığı çarpan etkisi olur. Ne yaşıyor olduğumuzu anlamak gerekli. Kontrolümüz altında olan durumlar için gerekli tedbirleri alıp kaynaklarımızı daha iyi kullanabilmek bakımından da bu saptamayı yapmak önemli. 

– Siz bu dönemde “Psikolojik Sağlamlık” isimli, bu kavramını inceleyen bir kitap çıkardınız. Bu bu konuyu çalışmanızın içinde bulunduğumuz durumla bir bağlantısı var mıydı?

Deprem olduğunda, geçtiğimiz aylarda çıkan “Dijital Çağda Sağlıklı Çocuk Yetiştirmek” üzerine kitabıma çalışıyordum. Psikolojik sağlamlık ise pandemi döneminde üzerinde çalışmaya ve konuşmaya başladığım bir konuydu. Bir kitap yazmak da aklımda vardı. Deprem olunca zaten planımda olan kitabı öne aldım. Bir veli arkadaşlarına yılbaşı hediyesi olarak benim kitabımı almış. Dedi ki “Ben başka  psikolojik sağlamlık kitapları da okudum ama bu kitap gerçekten çok yararlı bir başucu kitabı, ara ara altını çizerek okuduğum ara ara açıp baktığım kendime hatırlatmalar yaptığım…” Hedefim buydu. Roman gibi okuyup bitirilecek kenara konulacak bir kitap olmasın istiyordum. Çünkü kendimize bazı hatırlatıcılara ihtiyacımız var. Şöyle düşünün, insanın duygusal olarak zorlandığı dönemlerde toparlanabilmek için bir dış desteğe ihtiyacı oluyor. Çünkü öyle dönemlerde dağılmak, vazgeçmek daha kolay. O zaman hatırlatıcılar gerekiyor. İnsan trafikte hızlı gitmemesi gerektiğini biliyor. Ancak yine de hep bir gaza basma daha dürtüsel davranma eğiliminde oluyoruz. Ne zaman ki trafik kontrolü işaretini görüyoruz o zaman frene basıyoruz. Ne zaman radar işaretini görüyoruz o zaman frene basıyoruz. Ben bunu biliyorum. Ancak duygularım yoğun veya dürtüsel olduğunda o öz disiplini sağlamakta güçlük çekiyorum. Onun için insanın dışarıdan gelen hatırlatıcılara ve toparlayıcılara ihtiyacı vardır. İşyerinde de her şeyin bir “deadline”ı olması gibi. Diğer türlü bir dağılma eğilimimiz var. Zorlandığımız dönemlerde bu bu dış desteği daha çok ihtiyacımız var.

– Hatırlatıcı güzel bir sözcük. Çünkü asıl konuşmak istediğim konuya alan açıyor. Çünkü biliyorsunuz insanlar yeni yıl gelirken yeni kararlar alıp kendilerini geri bırakan alışkanlıklarını terk etmeye yönelik adımlar atarlar. Ancak şöyle bir süreç işlemiyor: Ben bazı alışkanlıklarımı bırakıyorum ve yeni alışkanlıklar ediniyorum ve hani şu an olduğumdan çok daha iyi bir konuma geliyorum. Çünkü biz her karar aldığımızda her bir her yeni alışkanlık edindiğimizde benliğimizin bir parçasını da geride bırakmış oluyoruz ki bu da oldukça zor bir durum olsa gerek.

Çok kolay bir süreç değil. İnsanların alışkanlıklarla hareket etme gibi bir eğilimi var. Otopilopta hareket etmek diyoruz biz buna. Çok düşünmeden aynı veya benzer şeyleri yapıyoruz. Psikolojik araştırmalara göre davranışlarımızın yüzde 75’i otopilotta. Yani düşünerek, irdeleyerek aldığımız kararlar çok az. Bunlar bazen yararlı bazen değil ama konfor alanında oluyoruz, yani kolayımıza geliyor. Değişim her zaman bir çaba gerektirir. Bu da zahmetli bir şey. Aslında aklımızda tutmamız gereken şey şu: Değişim için çaba göstermeye devam etmeliyiz. Ancak o zaman sonuç alırız. Biz hemen sonuç alalım istiyoruz. Demin söylediğim gibi insan can havliyle bir gayret gösteriyor ve istiyor ki sonucunu hemen alsın. Bu çok önemli. İnsanın değiştirebileceği en önemli şey kendisi kendi kontrolü altında olan şeylerin sayısı o kadar da az değil. Evet dışarıdan da değişmesini istediğimiz şeyler var. Buna devam etmeliyiz o ayrı bir mesele ama bunlar birbiriyle çelişmiyor. Yani ben onları isterken onları talep ederken bir yandan kendi kontrolüm altında olan şeyler için de emek verebilirim. Arkasına sığınabileceğimiz pek çok gerekçe bulabiliriz. Evet doğru kötü şeyler vardır. Bundan sonra da olacak ama kurban, mağdur psikolojisinden çıkmamız gerekiyor. 

– Bu ülkemizde çok sık karşılaşılan bir tavır diğer coğrafyalara göre sanırım.

Çünkü otoriter bir kültürden geliyoruz ve her ne kadar bu kültürün otoriter olmasından şikâyet ediyormuş gibi görünsek de aslında şunu da seviyoruz: Bir kurtarıcı gelsin ve bizi kurtarsın. Biz hep çocuk gibi yaşayalım yetişkinliğe geçmeyelim, itaat edelim. Halbuki yetişkin dediğimiz insan kendi değerlendirebilen, plan yapabilen ve hayata geçirebilen insandır. İnsanlarımızın artık yetişkin moduna geçmesi gerekiyor.

– Ülkemiz artık büyümeli diyebilir miyiz?

Kesinlikle, yetişkinlerimiz yetişkin gibi olmalı.

ÖZ DÜZENLEME KAVRAMI

– Burada da “öz düzenleme” kavramına gelmek istiyorum. Siz bu kavramın sıklıkla kullanıyorsunuz. Önemli bir kavram çünkü gayret etmek denildiği zaman biraz da soyut kaçabiliyor ama bunu bir düzene oturtmak dediğiniz zaman öz düzenleme becerisi öne çıkıyor.

Evet, aslında yetişkin  olarak davranmak dediğimiz öz düzenleme becerisini devreye sokarak davranmak anlamına geliyor. Benim çok önem verdiğim bir konu bu. Ne dedik? Otopilotta hareket ediyoruz. Sisteme bırakıyorum iradeyi ve o beni götürüyor. Oysa öz düzenleme becerisinin diğer ismi de otokontroldür. Yani ben kontrolü kendime almalıyım. Bu da öz düzenleme becerisi ve burada işte yetişkinlerin hep şunu da söylediğini görüyoruz.  Biliyorsunuz, “Yedisinde neyse yetmişinde de odur”, “Ağaç yaşken eğilir”. Benden geçti artık diyorlar özetle. Anne-babaya bakıyorsunuz kendini geliştirmiyor ama çocuğundan gelişim bekliyor. Araştırmalar da bu mazeretin hiç de geçerli olmadığını bize söylüyor. Yetişkinlikte değişim hâlâ çok canlı. Çünkü beynin nöroplastisititesi yani nöral ağların esnekliği evet çocuklukta daha fazla olabilir ama yetişkinlikte de sürüyor. Yani, yeni nöral ağlar hâlâ oluşturuluyor, değişim hâlâ mümkün.

– Bizde genelde düzene girme biraz daha katılaşma ve sabitleşme olarak algılanıyor. Siz bunu esnek bir yapı içinde yapmanın daha verimli ve olumlu bir gelişim süreci olduğunu söylüyorsunuz. Bu fark bence çok önemli Çünkü aslında insanların biraz yanlış bir algısı olduğunu düşünüyorum.

Olgunlaşmadan anladığımız daha sabit daha katı olmaksa öyle değil ama dürtülerini daha iyi kontrol edebilir hale gelmeyi ifade ediyorsa o zaman doğru. Nitekim olgunlaşmış insanda bir hoşgörü vardır değil mi.

– “Rutininiz yoksa rutin edinin, rutininize çok bağlıysanız onları esnetin” diyorsunuz. Bu ansıl bir dengedir?

Bizi travmatize etme potansiyeli yüksek olan bir olay yaşadığımızda dağılma eğiliminde olabiliyoruz. O zaman demek ki benim toparlayıcılara ihtiyacım var. Psikolojik güçlüklerde bir aşırılık vardır. Fazla uyuma veya hiç uyumama, çok fazla yemek yeme veya yemeden içmeden kesilme gibi. O zaman aşırılıkları ortaya çekmek gerekiyor. Bu da rutinlerle mümkün. Onun için biz deprem gibi travmatize edici olaylardan sonra da hep deriz ki “Mümkün olduğu kadar çabuk rutinleri oturtmaya çalışın”. Bir de diyorum ki “Rutinler çok katıysa onları da biraz esnet”. Yine aşırılık istemiyoruz yani. Obsesif kompozitif bozuklukta da bir şeyi hep aynı şekilde yapmadan rahat edemez değil mi? Orada da o katı bir bağlılık vardır.

KÜÇÜK HEDEFLER BÜYÜK ADIMLAR

– Yeni yıla girerken yeni kararlar alan kişilere, bu kararların uygulamaya geçirirken ne önerirsiniz?

Yeni yıla girerken yine içimizdeki çocuk coşkuyla büyük kararlar alıyor ve büyük hedefler belirliyoruz. Hedeflerin yüksek olmasında sorun yok ama bunu bölmek gerekiyor. Küçük küçük adımlara bölmek ve küçük hedefler de koymak gerekiyor. Alt başlıklar alt hedefler olmalı ki bir hedefi karşıladığımızı görelim ve o bizim devam etme azmimizi canlı tutsun. Ondan sonra sıradaki küçük hedefe gideceğiz. Plana tam uyamadıkları zamanlar da olacaktır. İşte bu da esneklik yani burada da kendimiz karşıda toleranslı ve hoşgörülü oluyoruz ama hedeften vazgeçmiyoruz. Mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde dönüp devam ediyoruz.

Kaynağa git

  • İlgili gönderiler

    Yeni yılın ilk dakikalarında otomobili alevler içinde kaldı

    DHA Yayınlanma: 01.01.2025– 04:39 Son Güncelleme 01.01.2025 – 04:40 Olay yeni yılın ilk dakikalarında Menemen’de meydana geldi. Otoyolda seyir halinde olan bir otomobilde, iddiaya göre elektrik kontağından kaynaklı yangın çıktı.…

    Bu ülkenin yüzde 90’ı yeni yıla elektriksiz girdi

    Karayip ülkesi Porto Riko’da elektrikler gitti, halk isyan etti. Ulusal basında yer alan habere göre, ülkenin enerji santrallerindeki arızalar, halkın yüzde 90’ını elektriksiz bıraktı. Elektrik iletiminden sorumlu şirket LUMA Enerji’nin…

    Bir yanıt yazın

    Okumaya devam et

    Yeni yılın ilk dakikalarında otomobili alevler içinde kaldı

    Yeni yılın ilk dakikalarında otomobili alevler içinde kaldı

    Bu ülkenin yüzde 90’ı yeni yıla elektriksiz girdi

    Bu ülkenin yüzde 90’ı yeni yıla elektriksiz girdi

    Orhanlılar Direniyor: JES’e Karşı Ortak Dava

    Orhanlılar Direniyor: JES’e Karşı Ortak Dava

    Şanlıurfa’da otomobilin çarptığı yaya can verdi

    Şanlıurfa’da otomobilin çarptığı yaya can verdi

    Türkiye 2025’e ‘merhaba’ dedi | Son dakika haberleri

    Türkiye 2025’e ‘merhaba’ dedi | Son dakika haberleri

    Yeni yılın ilk bebekleri dünyaya gözlerini açtı

    Yeni yılın ilk bebekleri dünyaya gözlerini açtı

    Hak Arayan, Kutlama Yapan… Türkiye Yeni Yıla Işte Böyle Girdi!

    Hak Arayan, Kutlama Yapan… Türkiye Yeni Yıla Işte Böyle Girdi!

    2025’i Boğaz’ın soğuk sularına atlayarak kutladılar

    2025’i Boğaz’ın soğuk sularına atlayarak kutladılar

    İzmir’de Yeni Yılın Ilk Bebeği ‘Mahir Deniz’ Oldu

    İzmir’de Yeni Yılın Ilk Bebeği ‘Mahir Deniz’ Oldu

    Yeni Yıl Zam Sağanağıyla Başladı!

    Yeni Yıl Zam Sağanağıyla Başladı!